Physical Address
Indirizzo: Via Mario Greco 60, Buttigliera Alta, 10090, Torino, Italy
Physical Address
Indirizzo: Via Mario Greco 60, Buttigliera Alta, 10090, Torino, Italy

(TBMM) – İYİ Parti Samsun Milletvekili Erhan Usta, konut sahipliğinin azaldığına dikkat çekerek “2002 yılında Türkiye’de bu orana dikkat çekmek isteyenler, konut sahipliği oranı yani bir veya birden fazla konuta sahip olan hanelerin oranı yüzde 73.1’miş. TÜİK’in bu oranı 2014’ten sonra radikal bir şekilde düşmeye başlıyor. Konut sahipliği anlamında 2024 rakamı 55,8, 17,3 puan gibi 21, 22 yılda çok fevkalade bir oran düşüşü var” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 2026 bütçesi ve kesin hesabının görüşmeleri devam ediyor.
Özlale: Bir vatandaşın en temel haklarından bir tanesi olan barınma hakkını biz yeni hane halkına veremiyoruz
Komisyonda konuşan CHP İzmir Milletvekili Ümit Özlale, konut stoğunun hızla arttığına dikkat çekerek “Bence bu iyi bir gelişme çünkü herhangi bir ülkenin büyüme dinamiğine baktığınız zaman, gelişmekte olan ülkelerde özellikle, inşaat sektörü ekonominin lokomotiflerinden bir tanesidir. Bizim de şu anda konut sayımız, nüfusa oranla konut sayımız AB ortalamasının üzerinde dolayısıyla inşaat sektörünün bir itici gücü olduğundan bahsedebiliriz. Özellikle inşaat altyapı, taahhüt sektöründe de dünyanın önemli şirketlerini kendi bünyemizde barındırdığımız için de mutluluk duymalıyız. Peki, sorun nerede? Sayın Bakan, sorun burada işte. O kadar fazla konut artmasına rağmen TÜİK rakamları konut sahipliğinin hızla gerilediğini gösteriyor. 2014’ten bu zamana bizim konut sahipliğimiz yüzde 5 azalmış” diye konuştu.
Konut sahipliğinin azalmasına değinen Özlale, “Medyan gelirin yüzde 60’ının altı bizim ‘yoksul’ dediğimiz, ortasında orta üst gelir, daha sonrasında da yüksek gelirli vatandaşlarımız var. Yoksul vatandaşlarımızın konut sahiplik oranı artmış. 2 tane temel problem var burada. Bir, yeni hane halkı yani artık hane halkı statüsünü kazanmış olanlar medyan gelirin yüzde 60’ının altına oluyor, direkt yoksul bir hane halkı olarak sayılıyorlar ve onlar konut sahibi olamıyor. Yani bir vatandaşın en temel haklarından bir tanesi olan barınma hakkını biz yeni hane halkına veremiyoruz. O yüzden de burada konut sahipliği oranının düşmesinin önemli bir kısmı maalesef dar gelirli vatandaşlardan geliyor” dedi.
“Daha fazla konut yaparak konut sorununu çözemeyiz”
Son on sene içerisinde 5,3 milyon konut yapıldığını söyleyen Özlale, şöyle konuştu:
“Bizim de ev sahibi sayımız 1,99 milyon artmış, 2 milyon artmış diyelim ama bu da şunu gösteriyor bize: 5,3 milyon konuttan sadece 2 milyon biz ev sahibi yaratabilmişiz, geri kalanı tamamıyla kiracı. Bu, iki tane sorunu beraberinde getiriyor. Birincisi, yatırım aracı olarak konut her zaman görüldüğü için burada normal şartlarda, iyi işleyen bir ekonomide hisse senedi piyasasında gitmesi gereken, şirketlerin büyümesine, özel sektörün büyümesine gitmesi gereken para vatandaşların tamamıyla konut almasına yol açıyor. Peki, hangi vatandaşlar alıyor? 1 evi, 2 evi, 3 evi alan 4’üncü eve almaya başlıyor. Dolayısıyla, biz şöyle çok basit bir analiz yaptık: Son on sene içerisinde yeni yapılan konutları biz konut sahibi olmayanlara verseydik bizim bugün ev sahipliği, konut sahipliği oranımız bir problem yaratmayacaktı. Bu da çok önemli bir şey. ‘Neden?’ diyecek olursanız, daha fazla konut yaparak konut sorununu çözemeyeceğimizi bizim anlamamız gerekiyor.
Ben Yüzyılın Konut Projesi’ne karşı değilim, birazdan bununla ilgili de bir eleştirim olacak ama, ama şunu anlamamız gerekiyor: Türkiye son on sene içerisinde yeterinden belki daha fazla konut yaptı. Temel problem, biz bunu paylaştıramadık ve vatandaşın barınma hakkı daha fazla konut yapmamıza rağmen, Avrupa Birliği ortalamasının üstünde konuta sahip olmamıza rağmen maalesef azaldı. Mesela İstanbul’da 100 metrekarelik bir evin fiyatı 331 tane asgari ücrete denk geliyor. Alamazsınız yani bugün 2 asgari ücretli çalışan bir aile bir konut sahibi olamaz, net. Peki, buradan da Yüzyılın Konut Projesi’ne gelmemiz gerekiyor Sayın Bakan. Ben bu projenin önemli olduğunu düşünüyorum. Bir eleştirim, bir de sorum var; ilk olarak eleştiriyle başlayayım. Şimdi, burası Anadolu Ajansı ve TÜİK’ten aldığımız veriler, sizin de ilan ettiğiniz Yüzyılın Konut Projesi. Şimdi, buraya dikkatinizi çekerim, bence en önemli grafiklerden bir tanesi bu. Dikey eksende ev sahibi olmayan yoksul vatandaşların oranı var hangi bölgelerde dağıldığı. Mesela, bakın, gerçekten de bizim ev sahibi olmayan yoksul vatandaşlarımızın yüzde 10’u İstanbul’da, TR10 İstanbul ama yüzde 8,5’i de Adana-Mersin’de. Şimdi, sizin ilan ettiğiniz Yüzyılın Konut Projesi’nde baktığınız zaman bütün aslan payını yine Trakya ve İstanbul alıyor. Oysa mesela, Adana- Mersin’in çok ciddi bir konut projesi, konut ihtiyacı var. Orada sadece nüfusun yani konut sahibi olmayanların yüzde 10’una siz konut projesi sağlayacağınızı söylüyorsunuz.”
Akay: Genel Kurul’daki torba yasa kanunlaştığında Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’na kamu bankalarından borçlanma yetkisi verilecek
CHP Karabük Milletvekili Cevdet Akay, Kentsel Dönüşüm Başkanlığı ile ilgili sıkıntıyı gündeme taşıyarak “2026 bütçesi 111 milyar 125 milyon olarak planlanmış. Bunun da yüzde 98’i cari transferler, sermaye transferi şeklinde kar amacı gütmeyen kuruluşlara yapılan transferler. 2025 için bu ödenek 136 milyarken haziran sonu itibariyle henüz 3 milyar civarında bir harcama yapılmış. Kentsel Dönüşüm Başkanlığı çok önemli bir şey. Bir taraftan da bir torba yasa görüşüyoruz. Gelen Kurul’da da bu torba yasanın görüşülmesine devam ediliyor. Kanunlaştığında Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’na kamu bankalarından borçlanma yetkisi verilecek. Nedir detayı?” diye sordu.
“Kentsel Dönüşüm Başkanlığı, 24 milyar civarında kamu bankalarından bir kredi kullanımı söz konusu olacak”
Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’nın vadeli alacaklarının yüzde 25’i kadar kamu bankalarından kredi kullanabileceğini söyleyen Akay, şöyle konuştu:
“Bize Kentsel Dönüşüm Başkanlığı tarafından 96 milyar civarında bir vadeli alacağı olduğu ifade edildi. Bu vaziyetteyse 24 milyar civarında kamu bankalarından bir kredi kullanımı söz konusu olacak. Şimdi Hazine ve Maliye Bakanlığı haricinde bir tek Türkiye Varlık Fonu’nun borçlanma yetkisi var. Şimdi Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’nda böyle bir yetki almış olacak. Şimdi Türkiye Varlık Fonu alt fonu var diye geçiyor. O da Hazine Maliye Bakanlığı ile anlaşma yapıp bir takım krediler kullanıyor. Bunu da kamu bankalarına aktarıyor. En son 3.6 milyar euro kullanmıştı. Vadesi geldiğinde 100 milyarını ödeyebildi. Şimdi bunu öderken de sermaye desteği sağladığı kamu bankalardan tekrar kredi kullanarak geri ödeyebildi. Şimdi kentsel dönüşüm başkanlığının 136 milyarlık bütçesinin haziran sonunda henüz 3 milyarını kullanıldığı düşünüldüğünde demek ki bu altı aylık süre içerisinde kullanılan rakamlar var ki krediye ihtiyaç doğdu. Bu kredinin faiz oranı nasıl olacak? Hangi projelere kimlere nasıl aktarılacak? Bununla ilgili bilgi detay bilgi istiyorum. Çünkü baktığımız zaman 9.4 milyar civarında yüzde 39-40 arası bir faiz oranını düşünürsek ekstra bir maliyet yüklenimi olacak. Yani buradaki maliyet ve kârlılık hesaplamasının etki analizinin sağlıklı yapılması gerekiyor. Bu hesaplandı mı?”
Usta: Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’na borçlanma yetkisi tanıyan maddeden vazgeçin
İYİ Parti Samsun Milletvekili Erhan Usta, Bakan Kurum’a 2023-28 döneminde toplamda bütçe dokümanlarında ifade edilen yapılmış ve yapılacak olan harcamaların 105 milyar dolar olduğunu belirterek “105 milyar dolarlık bunların bir kısmı 2025’e kadar olan yapıldı. Sonrasında yapılacak diye şu anda beyan ediliyor ama topladığımız ve toplayacağımız vergi 2028’e kadar 159 milyar dolar. Dolayısıyla orada hazineye kalan 54 milyar dolarlık bir marjın olduğunu bilmenizi isterim” dedi.
Kentsel Dönüşüm Başkanlığı’na borçlanma yetkisi tanıyan kanun teklifinin TBMM Genel Kurulu’nda görüşüldüğüne dikkat çeken Usta, “Bu çok yanlış Sayın Bakan. Tam kentsel dönüşüm meselesi çok önemlidir. Türkiye için ciddi bir sorundur. Deprem bölgesindeyiz. Yapı stoğumuzun yenilenmesi gerekiyor ama şu anda Merkezi Yönetim Bütçesi içerisinde hiçbir özel bütçeli kuruluş, hazineden başka hiçbirisinin borçlanma etkisi yok. Bu bir kara deliktir. Bu sistemi de bozacak bir şeydir. Dolayısıyla bundan vazgeçin. Eğer paraya ihtiyacınız varsa buraya daha fazla ödenek koyalım” diye konuştu.
“Konut sahipliği oranında dünya ortalaması bizden tam 10 puan yüksek”
Usta, bütçe imkanlarını buraya daha fazla seferber edilmesi önerisinde bulunarak “Çünkü nihayetinde özel bütçeli bir kuruluştur. Hazineden transferleriyle daha çok hayatını devam ettiren özel bütçeli kuruluşlar. Buraya daha fazla kaynak koyabiliriz. Az önce bahsettiğim gibi elimizde zaten depremin bir kısmında burada kentsel dönüşüm için de kullanılabilecek 54 milyar dolarlık zaten 2028’e kadar oluşacak bir fazladan kaynağımız var” dedi.
Türkiye’nin şu anda en güncel meselelerinden bir tanesinin kira ve konut sahiplenme meselesi olduğunu söyleyen Usta, şunları kaydetti:
“Özellikle ilk konut anlamında. Şimdi 2002 ile mukayese ediliyor. 2002 yılında Türkiye’de bu orana dikkat çekmek isteyenler, konut sahipliği oranı yani bir veya birden fazla konuta sahip olan hanelerin oranı yüzde 73.1’miş. TÜİK’in bu oranı 2014’ten sonra radikal bir şekilde düşmeye başlıyor. Konut sahipliği anlamında 2024 rakamı 55,8, 17,3 puan gibi 21, 22 yılda çok fevkalade bir oran düşüşü var. Dünya ortalaması ne burada? Burada başka ülkeler var. Mesela işte komünizimden kalan ülkelerde bu oranlar çok yüksek, yüzde 90’larda. O mesela bizim gibi orta gelirde veya yeni yüksek gelire geçer Şili, Meksika gibi ülkeler var. Buralarda da mesela 60’ların üzerinde, Şili’de 61,8, Meksika’da 69,6 olan bir oranın bizde 55,8’e kadar düşmesi çok çok fevkalade düşük. Dünya ortalaması da 65,17. Yani dünya ortalaması bizden tam 10 puan yüksek. Burada farklı bir çelişkili durum var. Konut sahipliği oranı düşüyor fakat hane başına düşen toplam konut sayısı da artıyor.”
Kaynak: ANKA