CHP’li Konuralp: Soylu döneminden devralınan suç örgütlerinin çökertilmesi başarı değil – Haber Ekspres- İzmir Haberleri


(TBMM) – CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki İçişleri Bakanlığı’nın 2026 bütçesi görüşmelerinde “Sayın Bakan, kabine döneminde bin 367 organize suç örgütünün çökertildiğini büyük bir övünçle ifade ediyor. Eğer bu suç örgütleri Sayın Bakan döneminde doğan ve gelişen suç örgütleri değilse, Sayın Soylu döneminden devralınan suç örgütlerinin bin 367’sinin çökertilmiş olması bir başarı değildir; olsa olsa geçmiş döneme yönelik bir mahkumiyet kararıdır. Bu çökertilen suç örgütleri Sayın Bakan döneminde ortaya çıkmışsa, bu da döneminizin başarısızlığıdır” dedi.

AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş’un başkanlığında toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, İçişleri Bakanlığı’nın 2026 bütçesi ve kesin hesabı görüşülüyor.


ROİSDER FUEN eğitim çalışma grubu toplantısına katıldı

ROİSDER FUEN eğitim çalışma grubu toplantısına katıldı

İçeriği Görüntüle

Komisyonda Bakanlığın sunum kitapçığını gösteren CHP Ankara Milletvekili Okan Konuralp, kitapçıktan eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun haberdar olup olmadığını sorguladı. Kitapçıkta sıklıkla “Kabine Dönemi” ayrıştırması yapıldığını belirten Konuralp, Soylu ve Yerlikaya dönemlerinin karşılaştırıldığını belirtti. Konuralp, şöyle devam etti:

“Bu karşılaştırmalardan anlıyor ve görüyoruz ki Sayın Bakan ‘Bir enkaz devraldığı’ vurgusu yapmaktan hiç çekinmemiş. Oysa ki 2022 yılının aynı tarihlerinde, bu salonda Süleyman Soylu vardı. 27’nci dönem milletvekili arkadaşlarımızın haklı eleştirilerine bakanlık döneminin başarılı bir dönem olduğunu savunarak yanıt vermeye çalışıyordu. Ve aradan geçen üç yılın sonunda Sayın Yerlikaya, pek çok suç verisinde 2022 yılı itibarıyla karşılaştırmada bulunuyor ve suçlarda, olaylarda yüzde 60-70’lerin üzerinde bir azalma olduğunu belirtiyor.

Sayın Bakan, kabine döneminde bin 367 organize suç örgütünün çökertildiğini büyük bir övünçle ifade ediyor. Eğer bu suç örgütleri Sayın Bakan döneminde doğan ve gelişen suç örgütleri değilse, Sayın Soylu döneminden devralınan suç örgütlerinin bin 367’sinin çökertilmiş olması bir başarı değildir; olsa olsa geçmiş döneme yönelik bir mahkumiyet kararıdır. Bu mahkumiyet kararı, bizlerin Süleyman Soylu dönemine eleştirilerimizi doğrulayan bir karardır. Ve bu çökertilen suç örgütleri Sayın Bakan döneminde ortaya çıkmışsa, bu da döneminizin başarısızlığıdır. Suç sosyolojisinin konusu olarak, ülkemizin neden istikrarlı bir şekilde organize suç örgütü ürettiğinin ciddiyetle, soğukkanlılıkla masaya yatırılması gerekir.”

“Zulme dönüşmüş bu uygulamanın sona erdirilmesi gerekir”

Dağıtılan sunum kitapçığındaki Diyarbakır Anneleri’ne ilişkin bölüme dikkat çeken Konuralp, Cumartesi Anneleri’nin eylemlerine izin verilmemesini hatırlatarak şunları söyledi:

“Ben öteden beri evladını arayan, evladına kavuşmak, sarılmak isteyen tüm annelere sahip çıkılması ve saygı duyulması gerektiğini savunan bir milletvekiliyim. Sizin daha önce geldiğiniz ve yarın da geleceğiniz Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi komisyonunda da bu düşüncemi ifade etmiştim. Ve anımsatmak gerekirse komisyonun sizin oturduğunuz ve oturacağınız sıralarında evlatlarını arayan anneler yan yana oturdular. Sürece ilişkin düşüncelerini, değerlendirmelerini, beklentilerini bizimle paylaştılar. Bu çok kıymetli bir deneyimdi. Annelerin yan yan gelebilmiş olmasından çıkartmamız gereken dersler olduğunu düşünüyorum.

Gelinen nokta itibarıyla, bu zamana kadar hangi gerekçeyle yapıldığına takılmaksızın Cumartesi Anneleri’ne Galatasaray Meydanı, onlara destek vermek isteyen herkesi de kapsayacak şekilde bütünüyle açılması gerekmektedir. Evladını arayan anneler, ebeveynlerini arayan çocuklar, sayı sınırlamasına tabi tutulmaksızın Galatasaray Meydanı’nda buluşabilmelidir. Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen meydanın yıllardır bariyerlerle kapatılmış olması, ve anneler 10 kişiden fazla olmayacak şekilde ‘izin’ verilmesi temel hak ve özgürlüklere ve içinde bulunduğumuz sürecin ruhuna aykırıdır. Zulme dönüşmüş bu uygulamanın sona erdirilmesi gerekir. Bu talebimi bir soru olarak da size yöneltmiş olayım; bu konuda atmayı planladığınız bir adım var mı? Ve son bir soru: Çevre aktivisti, gazeteci meslektaşımız Hakan Tosun’a ne oldu?”

“Tarih kitapları sizi ‘Cumhuriyeti kuran partinin il başkanlığını 5 bin polisle bastıran İçişleri Bakanı’ olarak yazacak”

CHP İstanbul Milletvekili Ali Gökçek de iktidarın partisine bir yıldır düşman hukuku uyguladığına dikkat çekerek “Esenyurt Belediye’mize kayyum atandığı ilk günden bu yana bizi emniyet güçlerimizle karşı karşıya bırakıyorsunuz. Seçilmiş Meclis üyelerimizi ve biz milletvekillerini dahi belediyeye almadınız. Sizin için seçim, sandık, anayasa, hukuk gibi kelimelerin hiçbir anlamı ve önemi kalmamış” dedi.

19 Mart olaylarında gözaltına alınan ve orantısız müdahaleye maruz bırakılan yurttaşlara ilişkin de konuşan Gökçek, bir yıldır İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne giremediğini belirterek, “Neden? Neyi gizliyorsunuz, neyden çekiniyorsunuz, neyi saklıyorsunuz da biz giremiyoruz? ‘Milletvekili almayın’ diye siz mi söylüyorsunuz yoksa Emniyet Müdürü mü” diye sordu.

CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atanmasının ardından yaşanan polis ablukasına da tepki gösteren Gökçek, kendisine il binasının önünde yakın mesafeden gaz sıkan polisin fotoğrafını göstererek şunları söyledi:

“YSK kararlarına rağmen İstanbul’da bir Asliye Hukuk Mahkemesi, Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanlığı’na bir kayyum atadı ve siz o kayyumun geleceği gün 5 bin polisle il binamızı bastınız. Sizin talimatınızla o zamanki İstanbul İl Başkanlığı’mız Emniyet kuvvetlerince adeta bir düşman mevziisi gibi bir muamele gördü, 70 yaşında vatandaşlarımız yerlerde sürüklendi. İnsanlara öldürme kastı olacak yakınlıktan biber gazı sıkıldı ve ben de o insanlardan biriyim. Emniyet Müdürlüğü CİMER başvuruma verdiği cevapta, bu müdahaleyi ‘Direnişi kırmak, kamu düzenini sağlamak için gerektiğinde göz yaşartıcı gaz kullanılabilir’ diyerek savunmuş. Bu fotoğrafa baktığınızda kimin kamu düzenini bozduğu, kimin cana kastettiği ortaya çıkıyor. Bu müdahaleyi yapan kamu görevlisi kimdir? Hakkında bir işlem başlatılmıştı mıdır? Yoksa akşamına telefonla aranıp tebrik mi edilmiştir?

Bu sorularıma bugüne kadar cevap vermediğinize göre ya İstanbul’un göbeğinde görevlendirdiğiniz bir polisi dahi bulmaktan acizsiniz ya da siyasi bir karar alarak bu soruya cevap vermiyorsunuz. Halbuki selefiniz cep telefonundan fotoğraf çekerek tak diye kimlik tespiti yapıp bunu da güzel güzel anlatabiliyordu. Yoksa giderken size o oyuncağını da mı teslim etmedi? Eğer ki bu kişiyi bulamadıysanız ben yardımcı olayım. Buyurun, fotoğrafı burada. Rütbesi de görülüyor bu fotoğrafta Sayın Bakan. Bu arkadaş bir de Emniyet Müdürü. Yani rütbesine bakarsak biber gazının sakıncalarının ne kadar tehlikeli olduğunu bileceğine göre açıkça cana kastediyor bu arkadaş. Bu görüntü, yalnızca fiziksel bir saldırının fotoğrafı değil. Demokrasinize yöneltilmiş açık bir tehdittir. Ama tarih bugünleri de yazacak, 19 Mart darbesini de yazacak, o darbeden medet umanları da yazacak. Biz, tarihin doğru yanında durmaya devam ederken tarih kitapları sizi ‘Cumhuriyeti kuran partinin il başkanlığını 5 bin polisle bastıran İçişleri Bakanı’ olarak yazacak.”

Kaynak: ANKA



Source link

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Please enable JavaScript in your browser to complete this form.
Address
Enable Notifications OK No thanks