“Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan yargılanan gazeteci Zafer Arapkirli: “Bu sanık kürsüsünün gerçek suçlularca işgal edilmesi gerekirken ben işgal ediyorum” – Haber Ekspres- İzmir Haberleri


Haber: Zuhal ÇİLOĞLAN

(İSTANBUL) – Sosyal medya paylaşımı nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla yargılandığı davada savunma yapan BirGün yazarı gazeteci Zafer Arapkirli, “Bu sanık kürsüsünün gerçek suçlularca işgal edilmesi gerekirken ben işgal ediyorum. Burada; Türkiye Cumhuriyeti’ni bu hale getirenlerin, ülkenin ekonomisini mahv-ü perişan edenlerin, insanları yoksulluğa açlığa sürükleyenlerin, filan yargılanması gerekmiyor mu?” dedi. Hakim, esas hakkında mütalaa hazırlanması için dosyanın savcılığa tebliğine karar vererek, duruşmayı 13 Ocak’a bıraktı.

Sosyal medyada yaptığı paylaşım nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla hakkında dava açılan BirGün yazarı gazeteci Zafer Arapkirli, İstanbul 60. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktı.

Duruşmayı takip etmek üzere Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Fırat Epözdemir, CHP PM üyesi Baran Seyhan ve meslektaşları adliyeye geldi.

Duruşmada Arapkirli’nin avukatları İstanbul Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu ile Kemal Aytaç hazır bulundu. Kimlik tespitinin ardından tutuksuz yargılanan Arapkirli’nin savunması alındı. Arapkirli, şunları söyledi:

“Burada ihbar ve şikayet üzerine bir yargılama var ama ortada bir suç yok. Siyasi bir yargılamadan ve her siyasi yargılamada olduğu gibi bir ‘susturma, sindirme çabasından söz edebiliriz sadece. Bir rejim yandaşının, rejimden beslenen minik bir yandaş muhbirin bir ihbarını, daha doğrusu iftirasını ‘asist’ olarak değerlendirip skor sağlamaya çalışma çabası var. Bir kere şunu söyleyeyim: Benim yaşım 68, gazetecilikte meslek kıdemim 48 yıl. Yani yarım asra yakın. Ben hep kurulu düzene, baskıcı rejimlere, demokrasi düşmanı uygulamalara karşı mücadele ederek yaşayarak gelmiş, neredeyse 18 yaşımdan bu yana, bu tür yönetimlere karşı korkmadan, hiçbir endişe duymadan mücadele etmiş biriyim. 

“Beni bilen bilir… Yaşım, sicilim, kişiliğim ortada”

Beni bilen bilir… Yaşım, sicilim, kişiliğim ortada. Devrimci ilhamım Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasından, sömürüye, emperyalizme ve faşizme karşı mücadele azmim Deniz Gezmişlerin, Yusuf Aslanların, Mahir Çayanların, Cihan Alptekinlerin, Sinan Cemgillerin, gençlik yıllarında omuz omuza mücadele ettiğim ve şu an toprak altındaki yüzlerce yiğit yoldaşımın geleneğinden geliyor. Bu niteliğimle, bugünün iktidarını da iktidarın başındaki siyasi partinin genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Bey’i de korkmadan açıkça eleştiriyorum zaten. Burada, şu sanık kürsüsünden savunma yapmak zorunda olmamın esbabımucibesi, rejim yandaşı ve aparatı bir minik muhbirin, ‘Efendim, Zafer Arapkirli’nin yazdığı şu mesaj, Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik bir hakarettir. Gereğini yapın’ diye yaptığı acınası, zavallı bir ihbardır. Daha da acısı, herif adeta savcılığa ve mahkemelere talimat veriyor, utanmadan. Kim adına? Bilemiyorum. Üstelik, muktedirin kucağında konuşlanmış, oradan bana hadsizce, utanmadan, ‘Korkağın teki’ diyerek, laf atıyor… Hem de farkında olmadan paylaşımdaki ‘Kötü senarist’ ifadesini, Cumhurbaşkanı Recep Bey’e kendisi yakıştırıyor… Kaldı ki, davaya konu olan Twitter paylaşımında adı geçen ‘Kötü bir senaristsin’ ifadesini, bir gün başka herhangi biri, Cumhurbaşkanı Recep Bey’e hitaben bile kullansa, suç teşkil etmeyeceğini, bırakınız savcı ya da yargıç olmayı, hukuk fakültesi birinci sınıf birinci sömestr ögrencisi bile takdir edebilir.

“Bu bir ‘hakaret suçu’ yargılaması değil, bir ‘siyasi’ yargılamadır”

Bu sanık kürsüsünün gerçek suçlularca işgal edilmesi gerekirken ben işgal ediyorum. Burada; Türkiye Cumhuriyeti’ni bu hale getirenlerin, ülkenin ekonomisini mahv-ü perişan edenlerin, insanları yoksulluğa açlığa sürükleyenlerin, beceriksizlikleri nedeniyle eğitimi en az 100 yıl, sağlığı en az 50 yıl geriye götürenlerin, gerçekten suç işleyen hırsızların, dolandırıcıların, tecavüzcülerin, kadın katillerinin, soyguncu çetelerin, çocuk tecavüzcülerinin, iş yerlerinde çocuk çalıştırıp onları ölüme gönderenlerin, bebek yaşta kız çocuklarını evlendirip yetişkinlerin koyunlarına sokanların, memleketi 1000 yıl geriye götürmeye yemin etmiş tarikat ve cemaat musibetinin filan yargılanması gerekmiyor mu? Mesela benim bir meslektaşımı, Hakan Tosun’u çok yakınlarda bir sokak ortasında döve döve öldüren katilleri bulup bu sanık kürsüsüne getirmeleri gerekmiyor mu sayın savcıların? Mesela Berkin Elvan’ın, Ali İsmail Korkmaz’ın, Rabia Naz Vatan’ın, Oğuz Arda Sel’in, Rojin Kabaiş’in gerçek katillerinin, iş cinayetlerinin arkasındaki gerçek sorumluların burada olmaları gerekmiyor mu? Ben niye buradayım, onlar dururken? Özetle, ortada bir suç değil, suçun iması bile yokken, televizyonlarda daha geçen gün ‘Ne olmuş canım? İnsan arada bir yalan da söyler’ diye kendisi ikrarda bulunan bir minik muhbirin marifetiyle beni burada yargılamak doğru olmasa gerekir. İşte biz tam da bunları eleştirdiğimiz için burada yargı önünde sanık sandalyesindeyiz. Bırakın gidip işimizi yapalım. Benim yerim, stüdyodaki yayın masam. Burası değil. En başta da dediğim gibi. Bu bir ‘hakaret suçu’ yargılaması değil, bir ‘siyasi’ yargılamadır. Bir muhalif gazetecinin, bir bağımsız gazetecinin susturulmak, sindirilmek istenmesi girişimidir. İsnat edilen suçu reddediyorum. Beratımı talep ediyorum”


KKTC Cumhurbaşkanı Erhürman, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Kılınç'ı kabul etti

KKTC Cumhurbaşkanı Erhürman, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Kılınç’ı kabul etti

İçeriği Görüntüle

Ardından sanık avukatları savunmalarını alındı. Hakim, esas hakkında mütalaanın hazırlanması için dosyanın savcılığa tebliğine karar vererek bir sonraki duruşmayı 13 Ocak’a bıraktı.

Kaynak: ANKA



Source link

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Please enable JavaScript in your browser to complete this form.
Address
Enable Notifications OK No thanks